11 Ocak 2015 Pazar

CEL

   Yo dert yanma yazısı değil bu. Bir kesit verelim. Buyurun A-A' Kesit-Görünüşü;
   Zorlandım o gün. Defterim ıslak. Kanadalı arkadaş su geçirmez bir kılıf verdi ama içi nemliymiş dikkat etmedim. Çizim defterim ve arda kalanlar defterim nemlendi, formu değişti.
   Kemerden kargoyu alıp yola koyulmam öğleden sonra 2'yi buldu. Ailem botlarımın yanında başka şeylerde koymuş. Çoraplar, şekerler, bisküviler ve para:)
   Hızla yol aldım. Ancak akşamüstü fena halde rüzgar esti. Zaman zaman karşıdan dağa çarpıp gelen rüzgar patladı. 3 tane piknik yeri yasak diye kamp kurmaya müsaade etmedi. Fazla ilerleyemezdim, rüzgar sersemletiyordu. Bir ara ekmek poşetim uçtu neyse koştum yakaladım. Yola saçılan dallar yapraklar arsından geçerken lastiğin patlama düşüncesi birkaç dakika içinde gerçekleşti. Sonradan anlayacağım ki nedeni çoğu zaman olduğu gibi yine tel parcasından kaynaklı.
   Yol çalışması dolayısıyla 3-4 kilometre yol tek taraflı çalışıyordu. Öyle ki ara ara gerçekleşen rüzgar patlamalarından dolayı durmam gerekti yoksa rüzgar dar yola savurabilirdi. Kamp yeri ile ilgili yasak kelimesini bir de güvenlikçi kurdu, 4 etti. Patlağı yamamak için az rüzgarlı bir yere geçtim ancak mandalı sıkışmış, açamadım tekerleği. "Hava basayım ilerideki benzinliğe kadar idare etsin" dedim ama pompam bozuldu. Yo bu sefer gerçekten bozuldu hortumu koptu, kullanılamaz hale geldi. Neyseki yakın bir yerde rüzgarsız kamp alanı buldum. Çadırı kurarken başım döndü. 3-4 gün bir acayip geçti. Olanlar, teknik sorunlar, hava koşulları... Şu an Ağam'ın arkadaşı, aile dostumuz Çağdaş Abinin evinde dinleniyorum. Yarına pedal dönecek; İç Anadoluya dönüş başlıyor. Yakınma yazısı gibi olmasın, sevmem.
   Muhammed Salih sana mektup yollayacağım. Mesaj olarak iletsene adresini.
   Selçuk, Ayşe Kulin'den "Türkan" kitabını okumalısın. Başı değil ama ilerleyen sayfaları ilgini çekecektir.
   Yolda bir soğanı katıksız yiyebilen de gördüm. Zor.
   Birisi de ayva yiyordu. Isırdığı kısımları çakısıyla kesip arda kalanı ikram etti; yedim. Greyfurtu da büyük limon diye tanıttılar; onu da yedim.
   Kars'da bahsettiğim ilçenin ismi İgor değil Digor'muş. Haberimiz olsun. Teşekkür ederim Ömer.
Bir de şiir yazdım, bir ara yazayım. Hemen yazayım kısa zaten;
    İSMİ
Ömür geçiyor,
Hayat akıyor,
Gerçekten...
Bir nehir gibi
Gür akmalı.


   Geçen gün gelmiş; "yaa içimizi baydın, azıcık müzik dinleyelim" dedi. "Peki" dedim.
http://www.youtube.com/watch?v=cu2Vm-g63HQ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder