29 Ağustos 2014 Cuma
EEE
Çadırdayken esen rüzgar ne olacak? Yo bana sorma.
Gece bir uyandım ki çadırı su basmış. Yağmur mu; hayır. Su mu dökülmüş; yo. Heheheh... Tarladaki su çadırın altına kadar gelmiş, delikler de olunca yeme de yanında yat.
Bisikletle giderken birisi durdursa beni. "Yapma bunu bana" dese. Vallahi de bir şey diyemem, billahi de bir şey diyemem.
Gürcistan işini bana sorma ben de bilmiyorum.
Berivan 11-12 yaşlarında; yolda selamlaştık, durdum. Evine davet etti. Dün gece bisikletli bir çift kalmış hatta evlerinde. Çok güzeldi. Diğer çocuklar da geldi. Ne güzeldi. Ben o yaşta yoldan geçen birisini eve davet etmeyi düşünmedim bile.
Tendürek dağının yamacından geçen yol için tehlikeli, geceye kalma, minibüsle geç diyenler oldu. O yolda 2 kere yemeğe davet edildim. Birisine karşılık verebildim.
Gece sandaletimi çadırın dışına bırakmıştım. Köpek tekini götürmüş. Durumu anlayınca köpeğe kötü söz söyledim; aslında gerek yoktu.
KARS
Kars'a ulaşınca Pansiyon arkadaşlarımdan Emrullah'ı aradım. İş için belli bir süreliğine o da Kars'daydı. Buluştuk, yedik, içtik, fotoğraf çektik, dinledik, paylaştık. Sağ olsun hoş oldu gerçekten.
Kanada'dan izne gelen Muhammed Salih de Kars'a günü birliğine gelince, iyice bir hoş olduk. Selçuk'a Şile'ye gitmek artık kaçınılmaz.
Ez ji te hez dikim
DEJA
Iğdır tarafında arkama bir batım ki yüklü bir bisikletli daha. 3 gün kadar beraber ilerledik. O Ermenistan'a geçti, ben Kars'a. Kafamda Gürcistan'a gitme fikrinin uyanmasına sebeb oldu. Ne yapsam acaba?
Syzmon, "kendi ülkende niye geziyorsun başka ülkeler var" dedi. Haklı ama ya memleket sevdası, o ne olacak! Hehehehh.
ŞEKER
Igdır girişinde bu güzel çiftle karşılaştık. Zıt istikamete gidiyorlardı. "Geçtiğin yerde orman, nehir var mı kamp kurabilmek için?" diye sordular. "Çok şekersiniz" dedim. Sohbet ettik. Pek güzeller.
AĞRI
Ağrı dağı turumda görmek istediğim noktalardan biriydi. Başı bulutluydu ancak Iğdır tarafından zirveyi görebildim; izin verdi.
20 Ağustos 2014 Çarşamba
18 Ağustos 2014 Pazartesi
NE
Pınarcık, evet aramadım. Unutmadım. Boş vermedim.
Ağam sana çizmeyeceğim de kime çizeceğim. Olmadı.
Reyyan Sare, ne desem boş!
Çadır için kazık, Dazer 2 ve çadır altlığı alacaktım, onlar da kaldı.
Pazartesi okula uğramam lazımdı; kaldı.
Birkaç kalem daha alacaktım; neyse...
Çantada umarım yiyecek kalmamıştır, acayip olmuştur.
Van tarafında vatandaş "göç nereye?" diye sormuştu. Gülümsetiyor hala.
Salih gelecekti Kanada'dan; ses yok. Ankara Eskişehir buluşması olmayacak. Ağrı'da nasipse.
Dünya bir kitaptır, gezmeyenler sadece bir sayfasını okur. St Augustine
Biz kalbimizin sesinden başka bir şey duymaz olduk. Soner-İnci-Tibet Çınar Sarıhan
Planet Pembe'de Bizimkiler çıkıyor saat 23:30 gibi.
Ara bitti. Tekrar yollardayım.
Annem, "tam düzeldin geri gidiyorsun" dedi. "Bir ara da "aklını bozmadan gelsen bari" demişti. Bunu yazmış mıydım? Yalnız bir şeyi 40 defa söyleyince olur falan; aman diyeyim. Verdiğim 2 kiloyu geri aldım. Ben 2 kilo vermiştim, annem 4 kilo vermiş. Analık işte!
Bir ara lafın ucu Suriyeli çocuklara dokunmuştu. "Sizi bilmem ama ben günahsızlık nasıl bir duygu unuttum" demiştim. Çocuk o.
Ağam sana çizmeyeceğim de kime çizeceğim. Olmadı.
Reyyan Sare, ne desem boş!
Çadır için kazık, Dazer 2 ve çadır altlığı alacaktım, onlar da kaldı.
Pazartesi okula uğramam lazımdı; kaldı.
Birkaç kalem daha alacaktım; neyse...
Çantada umarım yiyecek kalmamıştır, acayip olmuştur.
Van tarafında vatandaş "göç nereye?" diye sormuştu. Gülümsetiyor hala.
Salih gelecekti Kanada'dan; ses yok. Ankara Eskişehir buluşması olmayacak. Ağrı'da nasipse.
Dünya bir kitaptır, gezmeyenler sadece bir sayfasını okur. St Augustine
Biz kalbimizin sesinden başka bir şey duymaz olduk. Soner-İnci-Tibet Çınar Sarıhan
Planet Pembe'de Bizimkiler çıkıyor saat 23:30 gibi.
Ara bitti. Tekrar yollardayım.
Annem, "tam düzeldin geri gidiyorsun" dedi. "Bir ara da "aklını bozmadan gelsen bari" demişti. Bunu yazmış mıydım? Yalnız bir şeyi 40 defa söyleyince olur falan; aman diyeyim. Verdiğim 2 kiloyu geri aldım. Ben 2 kilo vermiştim, annem 4 kilo vermiş. Analık işte!
Bir ara lafın ucu Suriyeli çocuklara dokunmuştu. "Sizi bilmem ama ben günahsızlık nasıl bir duygu unuttum" demiştim. Çocuk o.
8 Ağustos 2014 Cuma
EVET, VAR MI SİMİDİYEEN!
Yola çıktığımdan bu
zamana kadar bir Kanadalı, bir Japon, bir
Türk ve bir Belçikalı bisikletçiyle (hehehh
fıkra gibi oldu.) karşılaştım. Ayrıca
yürüyerek yol alan Portekizli çift ve
köpekleriyle tanışma şansım oldu. Karadeniz ve Ege taraflarında daha çok
bisikletçiyle karşılaşırım diye umuyorum. Midyat ve Hasankeyf civarında atlarıyla Türkiye turuna çıkmış olan bize her gün tatil ikilisinden bahsetti bölge halkı. Şu sıralar
verdikleri aradan sonra sanırım tekrar yola düşecekler. Hasankeyf’de Ankara
Üniversitesinden Tolga’nın haberini aldım. Aynı
kamp alanında kalmışız; o benden 1 yıl önce oralardaymış. Ayrıca doğuya
doğru yol alırken biraz önümde bir Çinli ve bir İzmirli Türk bisikletçi parasız halde Çin’e doğru
gidiyormuş. Olmadı denk gelemedik. Kimdi
acaba onlar? Parasız gittiklerine göre siteleri yada yazdıkları bir yer yoktur herhalde. Konuştuğum kişi, sınırı kaçak olarak dağlardan geçeceklerini
söylemişti.
Yok mu beraber
pedal basacağım bir Dünya Vatandaşı. Yola çıkmadan önce her şeyin bu kadar
kolay olacağını tahmin etmiyordum. Bisiklet deneyimim evet iyi kötü vardı ama
kamp olayı da hoş geçiyor gerçekten. Tura başlamadan önce sadece 1 kere Esdak ile kamp
atmış, Mehmet Abi'den tüyoları almıştım. Evet var mı problem? Aynen, bence de yok.
Çizdiklerim mi?
Evet, onlara da bakacağız; konuşuruz hakkında.
7 Ağustos 2014 Perşembe
HAREKET
Çantama meyve sokuşturan köylülerin güzelliği başka kimselerde daha farklı oluşabiliyor.
Sofrasına, evine misafir edip paylaşanlar, neler neler var. Tura başlamadan önce ve tur esnasında "doğuya gitme" diyen epey kimse oldu. Düşününce bunu söyleyenlerin hiçbirisi de o bölgede yaşamamış, bölge yaşantısına biraz olsun ortak olmamış. Sadece etrafımdaki insanlarla sınırlı değil bu durum. Bir şehrin başka bir şehir hakkındaki yargısı da bunun gibi bir şey. Bu durum komşu ilçeler arasında da olabiliyor hatta ilçeyi bölen nehrin iki kıyısında dahi.
Öğrenmenin yolu sadece okumak değil. Hatta bazı şeyleri öğrenmenin yolu okumak hiç değil, bizzat yaşamak.
GÖZ
Evet;
Tura bir süreliğine ara vermek durumunda kaldım. Bu araya bir de tatil gezintisi sıkıştırdık. Gezginlik ve turistlik gerçekten birbirinden farklı. Yol alma biçimi, insanların yaklaşımı, yatıp kalkma, yeme içme birçok şey farklı. Peki hangisi mi? Tura devam etmek için sabırsızlanıyorum. Ha bir de tatildeyken Yücel Abi bir yerlerden çıkagelecek diye düşündüm durdum. Ne derdim, nasıl izah ederdim hiç bilemiyorum.
Elif gerçekten halka açık olarak bir yazmışsın pir yazmışsın.
Geçenlerde Annem:
-Gitmeden önce doktora gideceksin!
- Ne gibi belirtiler var?
- Her türlü belirti var. İlerlemiş iyice!
Tura çıkmadan önce bana hitaben buna benzer bir söz daha işitmiştim: "İnsanın bedeninin hastalandığı gibi ruhu da hastalanabilir." Çok doğru gerçekten. Yakın zamanda pedal kaldığı yerden dönmeye devam edecek. Ağrı dağını çizmek, havasını solumak için kuzeye doğru devam.
Acemi bir kampçı olarak elimde sadece 1 tane kazık kaldı. Ayrıca bir hafıza kartı daha almalı, bulunsun.
2 Ağustos 2014 Cumartesi
SÜPHAN
"Bir arkadaşın olsa yanında daha iyi olmaz mıydı?" Sorusu-önerisi çok geliyor yolda. Mali senden bahsediyorum, Anadolu Kıyıları Bisiklet Turundan. "Uymadı zamanlar" diyorum. Beraber olsaydık kendi açımdan daha rahat kamp atar, dağ yollarına daha sık girerdik. Pek dağ, dağcılık, yön bilgim olmadığı için karayolu, köy yolu, nadiren de dağ yolu şeklinde geçiyor tur. Bir dağa doğru pedallamak yada paralelinde gitmek çok farklı. Süphan dağına baka baka ilerlemiştim Van il sınırına. Süphan'ın zirvesi kararmış, rüzgar ve bulutlar eşlik etmişti o günkü yolculuğuma. Epey sert rüzgar yemiştim. Neyse ki rüzgarın yönü sol arka çaprazdandı. Bir ara rüzgar savuruyordu yoldan dışarıya. Farkında olduğum için yavaş gidiyordum, hemen durdum.
Yol, yol, yol...
Elif'in dediği gibi; "Hayat kurmakla hayatı yaşamak arasındaki farkı yakalayamıyoruz bazen."
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)