30 Aralık 2014 Salı

ÇATI

   Dışarıdan bakıldığında kötü bir hal olarak algılanabilir. Evet bencede öyle ama yerine göre berbat bir hal değildi. 2 gece mezarlıkta uyudum. Cenaze namazı için metal bir çatı çakmışlar hava yağmurlu olunca 2 günlüğüne yerleştik. Kötü bir kamp yeri psikolojik olarak ama hani şu an hayal ettiğiniz gibi berbat ötesi değil. Sevgili Beste'ye dediğim gibi "hayat kısa denenmeli".
   Hava yağmurluydu, gece şimşek çaktığında anlık görebiliyordum mezarları. Peki neden? Bu eziyet diye nitelendirdiğin olay neden? Bloğun 2. yazısı "Evet" başlıklı yazıya dönüp bakalım.
   Yola çıkmama sayılı günler kala Anacığım ve İkizim Finduk ile balkonda otururken "gidiyoruummmmmm" diye bağırmıştım avazım çıktığı kadar. Yolda da "kalbiimmm" diye kimi zaman "yeeaaap" diye bağırıyor içimdeki enerjiyi yada neyse artık o şeyi dışa vuruyorum. Kalbim.
   Hoşçakalın demek için ofise gitmiştim turun ilk günü. Bir an kelimeler düğümlendi konuşamadım. Evet hayalim gerçek oluyordu. Şu an hayalimin ve hayatın tam içindeyim. Hoşum.
   Geçen gün gelmiş; "Türkiyede 2 tane sol görüşlü parti var. Birincisi Anadolu Partisi, diğeri Saadet Partisi" dedi. "Katılıyorum" dedim. "Tam bağımsızlıktan, anti-emparyalizmden, fırsat eşitliğinden, emeğin devamlılığından bahsedenlerin sayısı günümüzde bir hayli az dedim." Gülüştük.
   "Sağcılık bir hastalıktır." Bağımsız İnsan Nihat Genç.
     Kars tarafında gece yıldızları izlerken uyuyakaldım. Yaz ayı olmasına rağmen uyanınca soğuktan başım bir hoş olmuştu. Hemen çadırın içine kaçtım.
   Şu an klavye eğimli yazıyor, neyse...
   Az evvel Fidukla konuştuk. (Bu az evvel deftere not düştüğüm zamanın az evveli.). Soğuk hava koşullarından dolayı evsiz insanları şu şu numaralı telefona bildirin demiş televizyon. "Seni de birisi ihbar etmesin" dedi. Gülüştük. Yo kendi halime; yanlış anlaşılmasın.
   Osmaniye'de bir caminin son cemaat mahalinde uyudum. Sabah dükkanı henüz açılmadığı için dışarıda kalmış bir genç geldi. Dertlerinden bahsetti, ardından gitti. Daha gözüm yeni açıldı mübarek!
   Marmariste sahilde kamp attık. Sabah birisi geldi. "Almanya'da turizm sektöründe çalışırken turistlerle birlikte yeyip içiyorduk. Yaz bitince onlar gidiyordu, biz yeyip içmeye devam ediyorduk. Alkolik olmuştum bu yüzden." dedi; samimi bir şekilde geçmişini özetledi.

29 Aralık 2014 Pazartesi

.

Çok mutluyum.

GENEL





DAY

   "Cehalet halkın suçu değildir." M. Kemal Atatürk.
   Geçen gün gelmiş; "uzayın sonsuz oluşuna eyvallah ama taze sıkma portakal suyunun vitamini nasıl hemen kaçabilir ki! Buna inanmıyorum" dedi. Hızlıca gitti.
   Birde ilginçtir geçen gün gergin bir şekilde geldi; "biz bu topraklarda ekmeği her zaman bölüşerek yedik. Kendi memleketine turist olma hevesi nereden geliyor? Bir köy kendine yetebilmeli. Bizim buğdayımız pirincimiz bize hastır, öz malımızdır" dedi. Ağzımı açmama fırsat vermeden gitti. Bu sefer gerçekten dolu gibiydi.
   Genel olarak özetleyecek olursak;
   "Ege sıkıcı mı ne yav..." derken Muğla'ya ulaştım, fikrim tamamen değişti. Muğla Ege'de hatta Türkiye'de bambaşka bir yer diye düşünüyorum. Ayrıca bahsedeceğim ama; Bodrum, Ören, Akyaka, Marmaris, Fethiye... Bu yerlerde bulunmak pedallamak çok güzel. Her yerde başka güzellikler var. Yolları bisiklet için çok uygun, doğası harika, Tanıştığımız insanlar tura renk katıyor. Bolca portakal mandalina ve limon var bu mevsimde. Türkiye'de en temiz dereler nehirler bence burada. Yerel yönetimlerin ve orman müdürlüklerinin bilinci, genel olarak halkın tutumu kısacası bir bütün olarak bu hal, kimi güzellikleri korumuş. Geleceğe ulaştırmaya da gayret ediyor. Yazalım unutmayalım. Ayrıntıları yakın  zamanda not ederim.




   Tam bu fotoğrafta herhalde pantolonumun ağı söküldü.



83

   Bisikletime kötü birşey söylemek istemiyorum. "Oy oy dayanamaz bu yola kırılacak jant telleri", "gerçekten eğer kırılırsa teller isyan etmeyeceğim" dediğim zamanlarda bile dayandı. Hiç ses çıkarmadan yeri geldi dağ bisikleti gibi davrandı yüküne hiç bakmaksızın. Öncelikle çok teşekkür ederim.
   Pek fazla teknik bilgim olduğu söylenemez. Vites ayarları ve fren sisteminin bakımı hakkında pek bilgim yok. Yapım gereği pek de titiz olmadığım için kimi zaman bisikleti çok afedersiniz bok götürdü. Neyse mekanik disk sistemle bir alıp veremediğim yok ama v fren sistemine son günlerde özlem duyar oldum. Kimi bisikletçiler kesin bir çözüm getiremedi ustaca yaklaşamadı bu basit sisteme. En son Velomars güzelce baktı bisikletime; sağolsunlar. Bunun yazısı ayrıca yer alacak.
   Şu an bisikletim uzunca bir yola dayanabilecek kıvamda. Öpüyorum buradan.


23 Aralık 2014 Salı

MAR

   Yav aklımdan birşey geçiyor ama ne derece istiyorum tartışılır. Biraz daha vaktim var düşünmek için. Bakalım bakalım.
   Şu an mı? Marmaristeyim. Muğlaaaa.
   Yeapp...
   Kalllbbiiimmmm...
   İnternette pek vakit geçirmiyorum, Yakın zamanda umarım sakin kafayla düşerim notları.
   Alman arkadaşlarla birlikte yollanmaya devam ediyoruz.
   Geçende Cemal Atasoy'u gördüm yolda. Neden mi seslenmedim. İnanın seslenecek, atılacak ruh halim yoktu. Baştan anlatırım bir ara. Şimdi bisikletin bakım zamanı.

9 Aralık 2014 Salı

NADİR

   Marmara Adasından feribotla Tekirdağına geçtim. Barbaros'a inmişiz; neyse. Arka ve ön lastiklerim aynı anda patladı. Yağmur başladı. Kalacak yerim de yoktu, akşam olmuştu. Dedim ya, çok nadir küfrederim, ama ben de ederim. İzmir'de de yaşadım bu arkalı önlü patlak lastik olayını. Şehir içinde oh ne ala, insan deli olur.
   Evet şu sıralar hava yağmurlu epey. Dün yağdı, şu anda da yağıyor. Sahile yakın bir noktadayım. Uygun kamp yeri bakmalı. Bir Alman bisikletçiyle karşılaştım bugün. Yarına buluşup bir süre pedallayabiliriz; bakalım.
   Kars İgor'da kahvede birisiyle "ben Türk müyüm, değil miyim?" bunu konuşmuştuk. Kırım Tatarı, Kırım Türkü meselesi için 1800'lü yıllara gitmek yeterli. Bir ara gideriz birlikte.