8 Ekim 2014 Çarşamba

RÜZGAR




-Bir ara sandalyeye oturunca, en son ne zaman sandalye kullandığımı düşünmüştüm.
-Bisikletliler akın akın Tacikistan, Çin, Hindistan taraflarına gidiyor.
-Arda kalanları bir toplayalım üzerine konuşur, gerekeni yaparız.
-Yatmadan önce üstümü değiştiriyordum çadırda, bir baktım göğsümde bir böcek, bacağımdaysa bir solucan var. Aynı anda olması biraz garipti.
-Nemrut dağında kamp attığımda gece çadırın yakınına bir canlının geldiğini hissetmiştim. Belki psikolojikti; belki de bir hayvandı. Bu hissi şu ana kadar yalnızca 1 kere yaşadım. Syzmon hak vermişti. O hissi biliyor.
-Doğubeyazıd'da kaçak sigara satan adama; "bir poşet de bana ver memlekette satayım" dedim. "Yolda yakalanırsın" dedi.
-İshak Paşa Sarayı'nın, Eski Mardin'in ve Sümela Manastırı'nın son kilometreleri epey zorlu ve dik.
-Batı Karadeniz'e de az kaldı. Yolları fenadır.
-Şimdiye kadar gördüğüm en etkileyici şehir tartışmasız Mardin.
-Kars'da otele kayıt yaptırırken araç plakası kısmına "TREK DS 8.3" yazdım. (Bisikletimin modeli hehehh...)
-"Evet, yıktınız kırdınız buldozerlerle paramparça yaptınız. Ama bu yağan kara, bu akan suya, bu açan goncalara, o tomurcuklara gücünüz yetmeyecektir. Bu toprak Anadolu bunu bilsinler." Bağımsız Yazar Nihat Genç

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder