Merhaba,
İnternete yıl sonuna kadar "niiii" dedim ama maalesef yün çorabımın teki delindi ve zamanında epey ıslandım Karadenizde.
Neyse, Şu sıralar artık Karadeniz etabı bitti diyebilirim. Şu an Ağva/İstanbul'dan yazıyorum. Neler oldu notlarıma fotoğraflara şöyle bir bakmam lazım. Kafamı toplayarak tabiki.
Öncelikle havalar 5-6 gündür çok naif. Çadırdan kafamı bir uzattım Küre ilçesinde, sevinçten sarhoş oldum. Neyse insanlar "kış geldi kış geldi" diyorlar ama sonbahar ne olacak; soruyorum. Yolda yine çokca gezginle karşılaştım. Bisikletli gördüğüm gibi yürüyerek seyehat eden gezginlerle de tanıştım. Çok etkilendim. Bir zaman bende yürüsem mi acaba diye planlar yaptım. Gerçek olması için çok istemek ağlayacak duruma-kıvama gelmek lazım. Biliyorsunuz değil mi yoksa "ammaaaaaannnnnnn biniyorum ben otobüse" yada "amannn hadi beni de götürüver" deyiverir kimse. Bence öyle. Yolda olanlar, gördüklerim, yaşadıklarım hadi anlatıveriyimle olmayacak en azından bunu anladım. Geniş bir zamanda hem konuşuruz hem uygun bir zamanda yazarım çokca. Ne oluyor diyen okur.
Pansiyondan arkadaşım Selçuk'u es geçmek tabiki olmazdı. Şile bir durak noktasıydı turumda. İstanbulda toplanabildiğimiz kadar toplandık. Çok güzel, unutulmaz.
Bu turda hayatımda bazı ilklerde yaşanıyor duygusal olarak da, madde alanında da. İbrahim Onat'ın dediği gibi "Herkes kendi hikayesini yaşar." Aynen...
Geceler uzadı, ne mi yapıyorum. Kitap okuyor, püskevi yiyor, çay içiyorum. Haritaya da bakıyorum.
Çizimlere bakacağız hep birlikte, söz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder